15 Ocak 2010 Cuma

Kelebeklerin yaşamı




Bu yaşam süresinden ne anladığımıza bağlıdır. Yaşamayı, doğmak, yaşamak ve ölmek şeklinde tarif edersek kelebekler aylarca yaşarlar. Kırlarda ve bahçelerde uçuşarak ince, zarif ve güzel renklerle bezenmiş kanatlarıyla yapraklara konan, bizim kelebek olarak tanıdığımız hali, ömrünün ölümüne yakın son aşamasıdır. Bu şekli ile yaşadığı hayat gerçekten çok kısadır.
Maxicep.com - Kelebeklerin yaşamı
Ömrünün bu en güzel kısmının ne kadar sürdüğünü kesin olarak söylemek güçtür. Bazı çeşitlerinin birkaç gün, bazılarının ise birkaç hafta yaşadıkları biliniyor. Tabiatta çok nadir de olsa bir yıl yaşayanları bile görülmüş.

Kelebekler aylarca tırtıl halinde yaşadıkları halde, kelebek olarak yetişkin iken çok kısa bir süre yaşarlar. Bu yüzden bir kısım kelebeklerde beslenme için ağız ve hortum bile bulunmaz. Yaşamlarının bu kısa parçasını beslenmekten çok eşlerini aramak, çiftleşmek ve yumurtlamak, kısaca yeni kuşakları oluşturabilmek için harcarlar.

Çok narin gibi görünmelerine rağmen kelebeklerin yapıları yeryüzünde karşılaştıkları her sorunu çözecek düzeydedir. Çöllerde bulutlar gibi dolaşırlar, sularda yüzebilir, karanlık mağara kovuklarında yaşayabilirler. Dünyanın en yüksek dağlarında. tropikal ormanlarda, petrol birikintilerinde, yanardağ ağızlarında hatta kutuplarda bile dolaşırlar.

Kelebeklerin 170 bin civarında türü vardır. Böceklerin en geniş takımlarından birini oluştururlar. Yeryüzünde yaşayan kelebek çeşitlerinin sayısının 18 sıfırlı bir sayı ile ifade edilebileceği sanılmaktadır. Yani her insana bir milyon kelebek düşmektedir. Bir başka deyişle ortalama ağırlığı 70 kilogram olan bir insana yeryüzünde 850 kilogram kelebek düşer.

Kelebeğin tüm ömrü değil de ömrünün son safhası gerçekten kısadır ama yine de bir günden fazladır. Aslında onun için süre önemli değildir. Ömrünün bu en güzel aşamasında düşündüğü tek şey vardır, neslinin devamı. Sürüngen bir tırtıl olmaktan kurtulup, havada özgürce dolaştığı bu kısa sürede amacı uğruna çoğunlukla beslenmez bile

Kelebek Kanadında Yaşama Sevinci

Kanatları kırılmış bir kuş gibi pencerenin önünde duruyordu kadın. Umutları yıkılmış. Güzel olan hiç bir şeyin farkında değildi. Yaşam ve ölüm o ince çizgi üzerinde dengesini kaybetmek üzereydi. Pencerenin dışında yaşanan yoksul intiharları düşündü. Bir çok insan konuşarak anlatamadıklarını dama çıkarak anlatıyordu. İşsizlikten, parasızlıktan bunalan ve her kapı yüzüne çarpılan artık damda iş arıyordu. Sevda ihtilalleri yaşanıyordu yüreklerde ama aşk çok pahalıydı ve köprü üstlerinde satılığa çıkıyordu. "Anlaşılan ve kutsal olan bir tek ölüm müydü?" diye düşündü kadın. Bir kıvılcımla ağaç, orman ve yeşil ölüyordu. Mateme bürününce dağlar bize yeşilin güzelliğini hatırlatıyordu.


Yaşanan her son, görüş mesafesini bir süre açıyor sonra açı yine daralıyordu. Öyle ise intiharı, intihar olmaktan çıkmalıydı. Korumaya çalıştı kendini düşüncelerinin dehşetinden. Kalktı, bir dostunu aradı. Baktı ki dostu ondan daha düşmandı kendine.



Voltalar atarken pencere ve duvar arasında bir kelebek girdi içeriye. Kadın durdu. Kelebeğin güzelliği ile döküldü düşüncelerin dehşeti. Bşının üzerinde dönerek gül kadifesi dokunuşlar ve ışıltılar bıraktı tenine. Ömrünün büyük bir kısmını çirkin bir böcek olarak geçiren, doğanın saçlarını süsleyen bu mutlu fiyonklar, sadece bir gün yaşayarak ipek gibi bir dünya bırakıyorlardı arkalarında.



Kelebek kadının ellerine kondu.Yaşanan son, birşeylerin başlangıcı olmuştu. Yaşama sevincinin açısı yüzseksen dereceyi gösteriyordu. Bir daha nerede, nasıl daralır bilemezdi. Belki de bir kelebek yada doğanın minik mucizelerinden biri, kendi sonuyla karşılaşmak için bir başka açıyı aralardı veya iki çubuk üst üste gelebilirdi. Acele ile cam bir kavanoz bulup kelebeği içine bıraktı.



Yaşamalıydı. Fırtınaların önünde durarak, depremlerle yıkılmayarak, kırıla -döküle, buruk-ırık da olsa. Kimbilir belki yine bir sevda ihtilali olmalıydı birinin yüreğinde. Bir filazofun sözünü hatırladı: "Güzel yaşamak zordur." Zor olsa da yaşamalıydı güzel olan her şeyi.



Tekrar yürüdü pencereye. Gözleri yine dışarıdaydı. Ama köprüleri, damları aramıyordu. Bir çok insan vardı camın dışında. Bir çok umut, acı, mutluluk...Biraz önce ölümün ince çizgisinde olduğunu kimse bilmiyordu ve bilmeleri de gerekmiyordu.



Birgün yaşama sevincinin açısı yine daralırsa nereye bakacağını iyi biliyordu. Kavanozu aldı, evinin en güzel köşesine, her zaman görebileceği bir yere koydu ve uzun zuzun seyretti.

13 Ocak 2010 Çarşamba

Kelebek nasıl oluşur?



Kelebek, böceklerin, pulkanatlılar veya kelebekler (Lepidoptera) takımının kanatlı fertlerine verilen genel ad. 150.000 kadar türü bilinmektedir.


Vücutları kiremit dizilişi şeklinde renkli pullarla örtülüdür. Pullar, uçları yassılaşarak genişlemiş kıllardır. Ufak sarsıntılarda koparlar. İki çift olan kanatlarının büyüklüğü türlere göre değişir. Pek az türde ve bazı türlerin dişilerinde kanat bulunmaz. Emici tipteki ağız parçaları hortum şeklindedir. Kullanılmadığı zamanlar bu hortum başın alt tarafında helezon biçiminde kıvrılır. Balözü emerler. Çiçeklerin balözünün tadını ayaklarıyla alırlar. Tat alma cisimcikleri ayaklarına yerleşmiştir. Ayaklarıyla çiçeğin suyunu kontrol ederler. Beğendikleri takdirde kıvrılı duran hortumlarını uzatarak emerler.


Ağız organları, yalnız çiçek tozu (polen) ile geçinen "Micropterygidae" kelebek familyasında çiğneyicidir. Tüylü başlarında büyükçe iki petek göz ve çoğunda iki nokta (osel) göz bulunur.


Kelebekler faaliyet durumlarına göre gece ve gündüz kelebekleri olarak iki gruba ayrılırlar. Gece kelebekleri kalın ve ağır vücutlarıyla alaca karanlıkta veya gece uçarlar. İnce kıl gibi olan antenlerinin ucu sivridir. Bazı türlerde antenlerde birer dizi tüy bulunduğundan tarak görünümündedirler. Genellikle renkleri mattır. Hızlı uçucudurlar.


Gündüz kelebekleri gece istirahat edip, gündüz uçarlar. İnce ve hafif vücutludurlar. Anten uçları topuzludur. Kanatları gâyet güzel renk ve desenlerle süslüdür. Uçuşları yavaştır. Bir yere konduklarında kanatlarını yukarıya dik tutarlar. Gece kelebekleri ise dinlenme hâlinde kanatlarını çatı gibi gövdelerinin üzerine kapatırlar veya tamâmen açık bırakırlar. Bu kâideler bütün kelebekler için geçerli değildir. Meselâ; Skiperler pervâne olmadığı halde antenleri incedir. Vücutları kalın ve renkleri mattır. Gündüz uçarlar. Çoğunlukla pervanelerle karıştırılırlar.


Gece kelebeklerinin işitme ve koku alma duyuları da çok hassastır. Bazı türlerin erkekleri, 5 km uzaktaki dişinin kokusunu alabilirler. Gündüz kelebeklerinin duyargaları (anten) çıplak olduğundan bu hassaslıktan mahrumdurlar.


Kelebeklerde çoğalma yumurta ile olur. Kelebek yumurtaları yarım küre, küre, silindir ve iğ şeklindedir. Dişileri yumurtalarını tek tek veya gruplar halinde ağaç kabukları veya yapraklar üzerine yapıştırarak bırakırlar. Bazıları da üst üste yapıştırarak kuleler meydana getirir. Bazıları yumurtaların üzerini vücutlarından kopardıkları kıllarla bir kürk gibi kapatırlar. Kışı geçirmek zorunda kalan yumurtalar “Korion” denen sert bir kabukla örtülüdür. Yumurtadan çıkan larvalara “tırtıl” adı verilir. Kışı genellikle tamamen gelişmiş olarak yumurta kabuğu içinde geçirir. İlkbaharda her yer yeşermeye başlayınca kabuğunu yırtarak besin aramaya çıkar. Dişi kelebekler yumurtlarken özellikle tırtılların beslendiği bitki türlerinin üzerine veya yakınına yumurtalarını bırakırlar.


Tırtıllarda üç çift göz ve 2-5 çift karın bacağı bulunur. Ağız parçaları ısırıcı çiğneyicidir. Alt dudağa dökülen ipek salgı bezleri vardır. Oburca beslenen tırtıllar, 4-5 defa deri değiştirirler. Normal iriliğe ulaşınca ipek salgısı ile kendilerine koza örerler.


Koza içinde erginin şekillendiği pupa durumuna geçer. Bir müddet sonra pupa kabuğunu yırtar ve kozadan genç ergin yeni kelebek ortaya çıkar. Fakat hemen uçamaz. Kanatlarındaki damarların kanla dolması ve kuruyarak güçlenmesi için birkaç saat beklemesi gerekir. Bazı erginlerin ömrü 24 saat, bir kısmının 1-2 aydır. Hayatları birkaç mevsim sürenler kış uykusuna yatar veya daha sıcak bölgelere göç ederler. Bunlar yüzlerce kilometrelik yolu uçabilecek güçtedir. İngiltere’de yaygın bir tür, havalar soğumaya başlayınca Kuzey Afrika’ya göç eder. Kuşların aksine kelebeklerin göçü tek yönlüdür. Amerika’da yaşayan bir çeşidin dışında hiçbiri geri dönmez.


Bazı kelebekler zehirlidir. Bunlar çok yavaş uçar ve göz kamaştırıcı parlak renklere sahiptir. Bu renkler düşmalarına karşı bir ikaz işaretidir. Böcekçil hayvanlar bunları yemekten çekinirler. Bazı kelebekler de, sahte kafa işaretleri, kanatlarındaki göz işaretleriyle ve antene benzeyen kuyruk uzantılarıyla düşmanlarını şaşırtarak kendilerini korurlar. Bu işaretlere aldanan avcı hayvanlar, kelebeklerin öldürücü olmayan kısmına saldırır. Yırtık kanatlı bir kelebek hayatını sürdürebilir. Birçokları da kondukları yerlerde tamamen kamufle olabilirler. Kuru yaprak görünümündeki bazı kelebekleri kondukları yerden ayırdedebilmek çok zordur.Ayrıca çiçekteki bizim çıplak gözle göremediğimiz bir ışık vardır.Bu ışık sazesinde kelebekler çiçeği görür.



Familyalar


Gece Kelebekleri



Hesperioidea
Papilionoidea

Gündüz Kelebekleri
Acanthopteroctetoidea
Aluctoidea
Axioidea
Bombycoidea
Calliduloidae
Choreutoida
Cossoidea
Drepanoidea
Epermenioidea
Eriocranioidea
Galacticoidea
Gelechioidea
Geometroidea
Gracillarioidea
Hedyloidea
Hepialoidea
Heterobathmioidea
Hyblaeoidea
Immoidea
Incurvarioidea
Lasiocampoidea
Lophocoronoidea
Micropterigoidea
Mimallonoidea
Mnesarchaeoidea
Neopseustoidea
Nepticuloidea
Noctuoidea
Palaephatoidea
Pterophoroidea
Pyraloidea
Schreckensteinioidea
Sesioidea
Simaethistoidea
Thyridoidea
Tineoidea
Tischeriodea
Tortricoidea
Urodoidea
Whalleyanoidea
Yponomeutoidea
Zygaenoidea

KELEBEK VE PAPATYA



Günlerden bir gün bir tırtıl gözlerini dünyaya açar.İçgüdüleri ile hareket edip önüne ne gelirse yemeğe ve yeni yuvasını kurmaya başlar.Bir müddet sonra yuvasına girer ve yeniden doğuşun mucizevi güzelliği ile muhteşem bir kelebek olarak uçsuz bucaksız tabiat içinde mutlulukla kanat çırpar.Kelebek,cennet gibi bu güzelliklere yukarılardan bakmak ve ömrü yettiğince bu güzellikleri görebilmek için uçar uçar uçar.Dağlar tepeler aşar ormanların üzerinden geçer derken bir vadide dinlemek için aşağıdaki çiçekler arasına iner.Çiçeklerle bezenmiş bu cennet köşesindeki bir tanesi onca çiçeğin arasında kelebeğin tüm dikkatini çeker ve karşı koyamadığı bir istekle bu çiçeğin yanına uçar. Bu çiçek bir papatyadır. Tabiatın hiç bir şey esirgemediği kadar güzel.

“Merhaba sizi uzaktan gördüm ama yakından çok daha güzelmişsiniz” der kelebek.Utanır papatya tüm utangaçlığı ile “Hoşgeldin bende yalnızlıktan çok sıkılıyordum,iyi ki geldin” der. Ve aralarında hoş bir sohbet başlar birbirlerine kendileri hakkında bilgiler verirler sohbet iyice koyulaşır ve akşam olur.
Geceyi birlikte geçirirler gökyüzüne dalıp ay’ı yıldızları seyrederler hayallere dalıp öylece uyuyakalırlar.Kelebek, sabah uyandığında papatyayı seyrederek ona duyduğu hissin hayranlıktan öte bir duygu olduğunu onsuz olamayacağını hisseder.
Güneşin kızgın ışıklarının papatyanın narin yapraklarına zarar vermemesi için onun üzerinde uçup ona gölge yapar ona sevgisini haykırmak ister ancak “ya o beni sevmemişse ya beni artık yanında görmek istemez se” diye korkar bir türlü hislerini açamaz.
Ne var ki papatyada aynı duygular ile yanmakta ve yine aynı korku sebebiyle aşkını itiraf edememektedir.Bu şekilde birbirlerinden habersiz iki sevgili saatlerce süren mutlu birlikteliklerini devam ettirirler. Ve Kelebek artık yorgun düştüğünü gitme vaktinin geldiğini hisseder ” ben artık gitmeliyim “der.Sonsuz bir acı içine düşen papatya derin bir üzüntü ile ” neden yoksa yanımda mutlu değilmisin “diye sorar.
“Hayır der kelebek. Biz kelebeklerin ömrü üç gündür ve ben ömrümü tamamladım” der.Kara haber gibi bu sözler papatyanın yüreğine ok gibi saplanır yaşama isteğini yok eder.İyice halsizleşen kelebek son bir gayretle “seni çok seviyorum” der. papatya üzüntü içinde iken duymuş olduğu bu itiraf karşısında adeta birden donar kalır sadece dudaklarından “bende” lafı zorla çıkar.Kelebeğin ardından gözü yaşlı bir şekilde bakarken “beni seviyormuş keşke bilebilseydim keşke bende daha önce söyleyebilseydim diyerek gözyaşlarını kalbine akıtır.
Bu üzüntü papatyanın yaşama isteğini yok eder yaprakları sararıp solmaya bir bir düşmeye başlar.Her yaprak düşüşünde içinden “beni seviyormuş” der.
O günden bu güne aşıklar sevildiklerinden emin olmak için papatyanın yapraklarını koparırlar seviyor..sevmiyor ..seviyor…sevmiyor.

Kelebeğin mucize evrimi




Bu kelebek inanılmazı başardı: Zor hayat şartları bakın bu gariban kelebeği nasıl evrimleştirdi...

Küresel ısınmanın ilk mucizesini mavi renkli bir kelebek gerçekleştirdi. Yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan kelebek, türünün devamı için evrim geçirdi. Ancak soğuk bölgelerde yaşayabilen kelebek göç etmek için göğüs kafesi ve kanatlarını büyütmeyi başardı.

Küresel ısınmaya karşı verilen ölüm kalım savaşında insanlara nazaran çok çabuk uyum sağlayan canlılar da bulunuyor. Bunların ilk örneği İngiltere'deki canlı türü Adonis kelebeği.

Bu kelebeğin yaşam alanının daralması ve son dönemde nüfusundaki azalış iklim değişikliği ile güçlü bir bağlantı gösteriyor. Avrupa'da bulunan kelebek türlerinin yaşam alanlarının genişliği iklimin elverişli olmasına bakıyor. Bilim insanları kelebeklerin eskiden görüldüğü ancak artık rastlanmadıkları bölgelerde küresel ısınmanın etkilerini gözlemleyebiliyorlar.

Kelebeğin Çiçeğe Sevdası



Kimine göre küresel ısınma, kimine göre mevsimlerin şaşırması insanlar kadar doğadaki tüm canlıları da etkiledi. Doğada çiçeklerin erken açması, çiçeklerle bütünleşmiş kelebek ve arıların da doğayla erken buluşmasına neden oldu.
Doğada, ‘Kelebeğin papatyaya sevdası soğuk bir şubat gecesi başlar' diyen şair Atilla Işık ' ın dizelerini hatırlatan tablolar oluştu. Vücut ısıları 30 derecenin üzerine çıktığı zaman uçabilen kelebekler bu yıl hayata erken başladı. Gökkuşağının tüm renklerini kanatlarında taşıyan kelebekler ile arılar, erken boy veren çiçeklerin polenlerini paylaşırken, doğa severler için görsel şölen sundu. Yaşam süreleri, türü ve iklime göre değişen kelebeklerin, baharın karşılandığı bu günlerde bir gün daha fazla yaşamak için güneş ışınlarından ve çiçek polenlerinden güç aldığı ifade edildi.
(19 mart 2007 Hürriyet)

Peki Ömürleri Ne Kadar ?

Kelebeklerin yaşam süreleri kelebeğin türüne göre değişiklik gösteriyor. Kelebekler için, avcılar gibi etkenler yüzünden maksimum yaşam süresinden daha kısa olan "beklenen yaşam süresi" kimi araştırmacılara göre 2 ile 14 gün arasında değişiyor. Maksimum yaşam süresi ise 4 günle 10-11 ay arasında değişebiliyor. Dişi kelebekler genelikle erkek kelebeklerden daha çok yaşıyor. Hiçbir yetişkin kelebek bir yıldan fazla yaşayamıyor. Tabi bu rakamlar canlının tırtıl ve pupa evrelerinde geçirdiği süreleri içine almıyor. Kimi türlerde erkeklerin çiftleştikten hemen sonra öldüklerini de ekleyelim.

Kelebek Yaşam



Türkiye'de bulunan 500'e yakın gündüz kelebeğinin ortalama 105'inin Samsun'da yaşadığını da öğrendik.

Kelebek türleri kanatlarındaki güzel, göz alıcı renkler ve desenler ile gerek profesyonel, gerek amatör entomologlar ve doğa severlerin ilgisini çekiyor. Bu böcek grubu üzerinde tüm dünyada yoğun bir şekilde faunistik, biyolojik, ekolojik ve kelebek koruma çalışmaları yapıldığı, değişik iklim koşulları ve topoğrafik yapıya sahip Türkiye'de zengin bir flora ve buna bağlı olarak da oldukça zengin bir kelebek faunasına sahip olduğuna dikkat çekiliyor.
Türkiye'de şimdiye kadar değişik yerli ve yabancı araştırmacıların yaptıkları çalışmalar sonucu 500'e yakın gündüz kelebeği tür ve alt türü saptandı. Halen kelebek faunasının tespitine yönelik yerli ve yabancı bilim adamları tarafından araştırmalar sürerken, Samsun ve yöresinin başta Akdağ olmak üzere doğal zenginliğe bağlı olarak kelebek türleri bakımından zengin bir çeşitliliğe sahip olduğu belirtiliyor. Samsun yöresinde yapılan çalışmada 105 gündüz kelebeği türü, bunların yaşama alanları ve yoğunlukları tespit edildi. Saptanan türlerden bazılarının yoğunluklarının düşük olduğu ve nesillerinin tehlikede oldukları kaydediliyor. Kelebek türlerinin popülasyonlarının azalmasında, geçen yüzyılın son yarısında yapılan düzensiz ve aşırı zirai ilaç kullanımı, çayır, mera alanlarının sürülerek tarıma açılması, aşırı ve düzensiz otlatmalar, ormanların tahribatı ve anız yakma gibi faktörlerin yol açtığına dikkat çekiliyor.
Kelebeklerin korunmasıyla ilgili olarak oluşturulan Avrupa Kırmızı Listesi'nde, Türkiye'de 50 gündüz kelebeği türünün neslinin tehlikede olduğu belirtildi. Kuruluşun Samsun yöresinde yaptığı çalışma, kırmızı listede bulunan kelebek türlerinden 15'inin Akdağ'da bulunduğunu, yoğunluklarının düşük olduğunu ve bu türlerin nesillerinin tehlike altında bulunduğunu ortaya koydu. Yörede tespit edilen ve nesilleri tehlikede olan kelebek türleriyle ilgili olarak koruma önlemlerinin alınması gerektiği, bunun için de kelebek türlerinin bulunabildiği Akdağ'ın orta hattındaki 1100-1500 metre rakımlardaki Kapaklı-Aktaş güzergahının kelebek koruma alanı olarak belirlenmesi önerildi.

30 Aralık 2009 Çarşamba

PHP Nedir ? PHP Tarihçesi ve Özellikleri

PHP Tarihçesi

PHP, ilk olarak 1990’lı yılların ortalarında Rasmus Lerdorf tarafından geliştirilmeye başlanmıştır. Lerdorf’un amacı kişisel bilgilerini internet üzerinden yayınlamaktı. O tarihteki teknolojide, günümüzdeki gibi gelişmiş web tasarım yazılımlarının bulunmamasından dolayı , kişisel web sayfası yapmak çok daha zordu. Buradan yola çıkarak, kişisel web sayfası yapmak için bir yazılım hazırladı ve adına Personal Home Page (PHP) adını verdi. PHP, Perl dili üzerine kurulu bir dil olarak geliştirilmeye başlanmıştır. PHP’ nin çok tutulması üzerine web tasarımcılarının çok ihtiyacı olan, yani form yoluyla ziyaretçiden gelen bilgileri işlemeyi sağlayan eklemeler yapılarak adına PHP/FI (Form Interpreter) adını aldı. Kimileri tarafından programın bu versiyonu PHP2 olarak adlandırıldı. 1995 yılının ortalarında PHP Lerdorf’un kurmuş olduğu bir grup tarafından daha da geliştirildi. Bu sefer Perl dilindeki fonksiyonlardan tamamen arındırılmış ve Object Oriented (Nesneye Dayalı) bir dil haline getirildi.

Günümüzde PHP4 versiyonu ardından çok daha güçlü ve çok daha çok özellikli halde PHP5 versiyonu geliştirilmiş durumdadır. PHP dili Linux gibi Açık Kaynak Kodlu bir dildir ve ücretsiz olarak dağıtılmaktadır ve geliştirilmektedir. Linux, Unix, Windows tabanlı işletim sistemlerinde çalışabilen versiyonları mevcuttur.

PHP Nedir?
Platformdan bağımsız (Windows,Linux, Etc.) çalışabilen sunucu taraflı, Html gömülü betik dilidir. Perl, C/C++ tipinde script dilidir. Bu dillere aşina olanlar ve herhangi bir programlama dilini bilenler PHP yi fazla vakit kaybetmeden öğrenebilirler.
Oracle, Adabas D, Sybase, FilePro, mSQL, Velocis, mySQL, Informix, Solid,dBase, ODBD Unix dbm ve PostgreSQL veritabanlarıyla güvenli iletişim kurabilir ve IMAP, SNMP, NNTP , POP3 , HTTP servislerine bağlantı kurabilmektedir.
Platform olarak "Linux & Apache & mySQL" kullanılması en yaygın ve önerilendir. Siz kendi sisteminizde de sorunsuz kullanabilirsiniz.

Diğer Betik Dillerinden Farkı
--------------------------------------------------------------------------------

Php'nin diğer betik dillerinden farkı mevcuttur. Bunlar;

PHP'nin JavaScript gibi istemci tarafına hitap eden betik dillerinden en önemli tarafı sunucu tarafından yorumlanmasıdır.

PHP'de istemcinin istediği betiğin söz dizimi JavaScript'deki gibi HTML kodunun içerisinde görünmez.

PHP'nin Perl gibi betik dillerinden en önemli farkı HTML içine gömülebilmesidir.


Kaynak: PHPKaynak.com

Kelebek Script İndir

FTP Sunucuları , FTP Nedir ?

FTP’nin açılımı File Transfer Protocol’dür; yani Dosya Transfer Protokolü. Adından anlaşılabileceği gibi bu sunucular dosya sunar. Örneğin bir bilgisayar firması yeni donanım sürücülerini, bedava yazılımlarını kullanıcılara FTP sunucusu üzerinden iletebilir. Web sayfalarından dosya indirmekten farkı, çoğu FTP sunucusu hat kesintisi gibi durumlarda yarıda kalan dosyaları kaldığı yerden indirmeyi destekler, farklı bir protokol olarak daha hızlı dosya indirmeye izin verir; aynı zamanda çift yönlü olduğundan kullanıcının FTP sunucularına dosya iletmesini de sağlar.

Örneğin bedava Web alanı veren bir siteden bir alan aldınız; hazırladığınız Web sayfalarını oluşturan dosyaları bu alana göndermek istiyorsunuz. Bu işlemi, size verilen kullanıcı ismi ve şifrenizi kullanarak ilgili FTP sunucusuna gönderebilirsiniz. Bir kural değildir ancak, genelde Web adresleri www. ile başlarken, FTP sunucu adresleri ftp. ile başlar. Bazı FTP sunucularına sadece belirli kişiler kullanıcı ismi ve şifreyle girebilirler. FTP sunucuları PC’nizde olduğu gibi klasörler şeklinde düzenlenmiştir ve herkesin kullanımına açık olan klasörler genelde pub adlı klasör altında bulunur. Gelişmiş özelliklere sahip bir FTP programının adını vermek gerekirse, CuteFTP’yi örnek gösterebiliriz. FTP sunucularına Web tarayıcı programlarımızla da bağlanabiliriz ama bu iş için özel geliştirilmiş FTP programları daha fazla özellik sunar.

Internet adreslerinde görülen kısaltmalar ne anlama gelir?

Internet'e bağlı kuruluşlar değişik gruplara ayrılabilir ve bir kuruluşun domain adresi, o kuruluş hangi gruba dahilse ilgili kısaltmayı bazı istisnalar dışında mutlaka içerir. Ayrıca, ülkelerin 2 harfli tanitim kodları da (Amerika Birlesik Devletleri ve Kanada çıkışlı adreslerin çoğu ve geniş bir kitleye servis sunan bazı birimler dışında) adresin sonuna eklenir. Internet adresi, eğer özel amaçlı bir servise (ftp, gopher, www gibi) aitse, genellikle, bu durum, adresin başında kullanılan bir kısaltmayla verilir. Asağıdaki liste, adreslerde kullanılan bazı kısaltmaları ve ne anlama geldiklerini göstermektedir:

gov : Hükümet kuruluşları
edu : Eğitim kurumları (üniversiteler gibi)
org : Ticari olmayan, kar amacı gütmeyen kuruluşlar
com : Ticari kuruluşlar
mil : Askeri kuruluşlar
net : Servis Sunucuları (Internet Servis Sağlayıcıları gibi)
ac : Akademik kuruluşlar (bazı ülkelerde edu yerine kullanılmaktadır)
int : uluslararası organizasyonlar, kuruluşlar
ftp : FTP Arşiv Sitesi (ön ek)
www : World Wide Web Sitesi (bazen web de kullanılır) -ön ek-

Bazı ülke kısaltmaları : tr:Türkiye, jp:Japonya, uk:Ingiltere, it:İtalya, ch:Isviçre, ca:Kanada, ru:Rusya, id:Endonezya, nl:Hollanda, de:Almanya, fr:Fransa, il:İsrail, no:Norveç, se:İsveç, fi:Finlandiya, gr:Yunanistan, hr:Hırvatistan, yu:Yeni Yugoslavya, br:Brezilya, bg:Bulgaristan